Konuk Yazarlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Konuk Yazarlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
2017-06-24
2017-06-05
2017-05-31
Her Daim Hazır ve Nazır Çalışanlar
Dünyanın neresine giderseniz gidin tüm şirketler bir zaman açlığı çeker. Hepsinin bir hikayesi vardır. Üst yönetimin baskısı, rakipten önce piyasaya çıkma, daha fazla üretim, ekonomik koşullar...
Bu durumda yöneticiler rutin olarak çalışanlarına aşırı iş yüklerler. İş saatleri dışında da çalışmalarını beklerler. Son dakika ricaları gönderirler. Yöneticinin direk baskısı dışında, bir de performans notu gibi dolaylı olarak gelen baskı vardır. Çalışan rekabette geri kalmamak için daha çok çalışmak zorundadır. Hafta sonu bir gece vakti yanıtladığı bir e-mail prim yapacaktır.
2017-05-30
2017-04-06
Kağıt üzerinde mükemmel!
Lisedeyken hiçbir şeyin aşırısına kaçmadım. Asi, bunalımlı ergen olmadım hiç, ne fiziksel ne de ruhsal dalgalanmalarını yaşamadım büluğ çağının. İçkiye de, Nevizade’de ucuz olsun diye bir arjantin söyleyip iki saatte ısıta ısıta içecek kadar bulaştım. O yüzden, bir dershane çıkışında artık olmayan bir tekel büfeden ikişer belalı birası alıp, artık olmayan Beşiktaş iskeleye (sol ucunda, denizle birleşen ufak çakıllığa) gittiğimizde, hemen oracıkta sarhoş olmam kaçınılmazdı. Arkadaşlarım beni 30M’ye bindirirken sarhoş olduğumda ısrarcıydılar, bense her sarhoş gibi aksini iddia ediyordum. İşte yıllar boyu benimle dalga geçilmesine neden olacak o harika veciz o zaman çıktı ağzımdan:
“Ben sarhoş değilim, ama burada sarhoş biri varsa o benim.”
2017-02-17
2017-01-11
Kafka'dan..
Bu öykümüz 'Daha fazla paylaşım, lütfeeen' yazan değerli mi değerli ziyaretçimize armağandır :)
Zira kendisinin beni musmutlu eden yorumundan sonra koşa koşa bloga bir şey yazma ihtiyacım nereye gitsem peşimi bırakmadı. Alelacele bir şeyler yapıp kötü olsun istemedim. Umarım bu kısacık öykü beni etkilediği kadar size de ulaşır. Güzel yorumlarınızsa bu zamanların en muhteşem kısmı olabilir :) İyiki yollarınız buralardan geçiyor!
****
Franz Kafka rutin yürüyüşlerini yaptığı parkta küçük bir kıza rastlamış.
Kız ağlıyormuş. Oyuncak bebeğini kaybetmiş ve bu onu oldukça üzmüş.
Kafka bebeği onun yerine aramayı önermiş , ertesi gün aynı noktada buluşmak üzere sözleşmişler...
Kız ağlıyormuş. Oyuncak bebeğini kaybetmiş ve bu onu oldukça üzmüş.
Kafka bebeği onun yerine aramayı önermiş , ertesi gün aynı noktada buluşmak üzere sözleşmişler...
Bebeği bulamaması üzerine Kafka küçük kıza bebeğin ağzından bir mektup yazmış, buluştuklarında kendisine okumuş :
“ Lütfen benim için kederlenme , dünyayı görmek için uzun bir yolculuğa çıktım. Sana başımdan geçenleri anlatacağım. ”
“ Lütfen benim için kederlenme , dünyayı görmek için uzun bir yolculuğa çıktım. Sana başımdan geçenleri anlatacağım. ”
Bu bir çok mektubun ilkiymiş. Kafka küçük kızla her buluştuğunda sevgili oyuncak bebeğin hayali maceralarını özenle yazdığı mektuplardan ona okurmuş. Küçük kız da bu şekilde avunurmuş.
Derken , görüşmelerin artık sonu gelmiş. Kafka son görüşmede küçük kıza bir oyuncak bebek getirmiş. Küçük kız , aslından oldukça farklı olan oyuncak bebeğe şaşkınlıkla bakakalmış. Bebeğe iliştirilmiş bir not küçük kızın şaşkınlığını gidermiş :
“ Yolculuğum beni çok değiştirdi…”
“ Yolculuğum beni çok değiştirdi…”
Uzun yıllar sonra , artık bir yetişkin olmuş olan küçük kızımız , gözü gibi baktığı bebeğinin , gözünden kaçırdığı bir çatlağının içine sıkıştırılmış bir mektup bulur. Kısaca şöyle yazmaktadır :
“ Sevdiğin her şeyi er ya da geç kaybedeceksin , ama sonunda sevgi başka bir surette geri dönecek.” ..
G.
2016-10-17
2016-09-05
2016-06-24
Kansere Karşı Ayakta Dur!
Kansere karşı eşi için senelerce mücadele vermiş sevgili Tuba ablam, hepimizi bir şekilde ilgilendiren bu konu ile ilgili çok güzel kısa bir yazı yazdı.. Dilerim bu yazı da yazanlar sizi hiçbir zaman ilgilendirmez.. En az önemsediğimiz fakat en büyük servetimiz olan sağlıkla dolu günler dilerim..
***
***
Kanser; zor bir hastalık.
Zorluğu hücre yapısına göre değişmekte.
Zorluğu hücre yapısına göre değişmekte.
Eğer bir yakınınız veya siz kanserseniz;
Moralinızi daima yüksek tutmaya çalışın.
Moralinizi bozan ortamlardan insanlardan hızlıca uzaklaşın.
Hastalığınızı herkesle konuşmayın, bilgi kirliliğiyle beyninizi meşgul etmeyin.
Moralinızi daima yüksek tutmaya çalışın.
Moralinizi bozan ortamlardan insanlardan hızlıca uzaklaşın.
Hastalığınızı herkesle konuşmayın, bilgi kirliliğiyle beyninizi meşgul etmeyin.
Lütfen; sigara, alkol, gazlı içecekler, uzun ömürlü besinler tüketmeyin, kullanılmaması konusunda bilgilendirin, kullandırmayın.
Evinizi oksijensiz bırakmayın, gün içinde sık sık havalandırın.
Hijyene özen gösterin.
Evinizde ve size özel yasam alanlarınızda kesinlikle sigara içirmeyin.
Uzun yürüyüşler yapın.
Kemoterapi döneminde ve sonrasında kesinlikle denize girmeyin, güneşlenmeyin, güneş kanser hücrelerini besliyor yayılımını hızlandırıyor.
Kemoterapi döneminde ağzınızı sık aralıklarla karbonatlı su ile çalkalayın, gargara yapın.
Hastalık döneminde; Greyfurt ve o gruptan uzak durun.
Şıralı besinler tüketmeyin.
Her önerilen bitkiyi kullanmayın. Bazı bitkiler kanser hücrelerini besler yada tedavinin etkisini azaltır.
Beslenmenize özen gösterin, belki söylemesi kolay uygulama aşaması sıkıntı olsa da, kussanız dahi bir şeyler yiyin.
Yoğurdunuzu kendiniz yapın.
Evde yemek yapın, hazır yemek yemeyin.
Bol sebze, bakliyat tüketmeye özen gösterin.
Bol sebze, bakliyat tüketmeye özen gösterin.
Bol su için. (Suyunuzun içine bir kaç damla limon sıkmanızı tavsiye ederim.)
Evde buğday şırası yapın, gün içinde 2-3 bardak için
(Tarifini verebilirim tubazuhal@hotmail.com)
(Tarifini verebilirim tubazuhal@hotmail.com)
Kanserle mücadele eden yakınlarınız varsa arayın sorun, hastalıkla birlikte mücadele ettiğinizi hissettirin hastaya ve hasta yakınına.
Hasta ve yakınından sizi anlamalarını beklemeyin, karşınızdakilerin hastalıkla mücadele ederken neler yaşadıklarını, iç alemlerinde neler hissettiklerini anlamaya çalışın, empati yapın.
Hasta ve yakınına; doğruluğu bilimsel açıdan kanıtlanmamış, kendinize ait fikirler, düşünceler vermeyin.
Hasta ve yakınını eleştirmeyin, o dönemde tek ihtiyaç ; sevgi ve anlayış.
Hasta ve yakınının uzun sure gece gündüz uykusuz geçirdiklerinin bilincinde olun.
Kanser hastasını ziyarete gittiğinizde lütfen maske kullanın, sarılmayın, öpmeyin, kanser hastasının enfeksiyona acık olduğunu unutmayın.
Ziyaret süresini uzatmayın.
Ziyaret süresini uzatmayın.
Hasta ve yakınının yanında ''ah vah yazık'' şeklinde konuşmalar yapmayın, yanlarında ağlamayın.
Ölümden, hastalıktan konuşmayın; unutmayın siz o ortamda belirli sure kalıyorsunuz, gidişiniz hasta ve yakınına enkaz olmasın.
Ölümden, hastalıktan konuşmayın; unutmayın siz o ortamda belirli sure kalıyorsunuz, gidişiniz hasta ve yakınına enkaz olmasın.
Eğer imkanınız varsa, (kanser hastasının evinde yemek yapmak inanılmaz zor), ziyarete gitmeden önce mutlaka ihtiyaçlarını sorun.
(Zaman zaman çorba yapmak dahi sorun olduğunu unutmayın)
(Zaman zaman çorba yapmak dahi sorun olduğunu unutmayın)
Lütfen duyarlı olun, bu hastalık her an hepimizin kapısını çalabilir!
Hastalıkta da, sağlıkta da sevgi, hoşgörü, iyilik en buyuk ilaç unutmayın, unutturmayın.
Tuba Zuhal Bal
2016-04-14
35 yaştan 25’e selam olsun!
“Gelece dönüş” filmleriyle büyümüş, apolitik olması için yoğun çalışmalar yapılmış bir neslin hayalperestliğini mazur görmeli… Ülkenin karanlığa hızlı sürüklenişi bizim nesli dahi 30’undan sonra öfkeli, “anarşist” yapmış olsa bile özünde hayalperest insanlarız. 30’u yarıladığımda bir gün geçmişe dönersem diye 25 yaşıma bir mektup hazırlamak istedim belki mektup geçmişe hiç ulaşmaz ama benden 10 yaş küçük bir gencin bugününe ulaşır… Hey genç, 35 yaş hala genç öncelikle bunu bilmeni isterim.
***
2016-03-09
Hayat Yaşayana Güzel!
Hani bazen biri, dışarıdan bir fotoğrafa bakıp deyiveriyor: 'Oh, hayat sana güzel!'
Bu genellikle, ‘Hayat tabii sana güzel senin paran var, eğleniyorsun, yiyip içiyorsun, giyinip kuşanıyorsun, geziyorsun, kahkahalar atıyorsun, saçıyorsun, zamanın bol, aklın havada, gerçek dertlerin yok ki’
anlamlarına geliyor.
2016-02-20
100 Eşya ile Yaşayabilirmiyiz?
Mümkün mü? Yoksa asla değil mi?Amerika'da son alışveriş trendi: Alışveriş yapmamak!
Hatta eldeki mallardan da kurtulup, hayatı sadeleştirmek. Kriz sonrası, çalışanlar, gelirlerinin daha büyük bir bölümünü harcamayıp biriktirmeye başlayınca, ABD'li üreticilerin etekleri tutuşmuş. Şu ara yapılan çoğu tüketici araştırmaları "Bu adamlar ne satın alırlarsa mutlu olurlar?" sorusunun yanıtı..
2016-02-12
2016-02-11
Eros'a Mektup...
Sevgililer gününe günler kala, Eros'a gönderilmiş mektuplardan birini okudum. Siz ne yazdınız bilmiyorum ama eğer güzel dilekleriniz varsa, Eros'un devamlı sizi vurmaya niyeti olmadığını hatırlayın.. Yok bu Eros'la aranız bir türlü olmadıysa, yüzünüzü buruşturmayın. Eros'un bekletme listesinde yalnız değilsiniz. Sevgi'liler gününüz şimdiden kutlu olsun. Ne olursa olsun yinede 'sevgi' ile olsun :)
*******
2016-01-30
MUTSUZ MUSUN? OH OHH NE GÜZEL..
Ne güzel demiş şair; Mutluluktan müebbet yesem
yarın kesin af çıkar diye.
Bu söz bana çocukluğumu hatırlattı
Gece gündüz evde maç izleyen babamı TV deki
komik bir şeyi izlemeye ikna etmek zor olurdu.
Komik bir şey diyorum çünkü komedi türünde bir
şeyler açarsak eğer, kendisi de güler ve hoşuna gider kanalı değiştirmez diye
düşünürdük ve düşündüğümüz gibi de olurdu açıkçası.
2016-01-25
Sizde burda olsanız?
Herkese Merhaba,
Unutmadansöylemeliyim renklerine renk, seslerine ses katmak istiyor!
Bu yola çıkarken herkesin sesinin, hikayesinin, baktığı pencerenin, her neyin altını çizmek istiyorsa yanımıza alalım istedim. Çünkü cümleler hep yan yana ama kimisi birilerinin kalbine girecek ve çayının yanına eşlik edecek yolu buluyor kimisi bir başka gözün takılmasında kalıyor.
Yani hepimizin söylemek istedikleri ve katmaya can attıkları var ama hep bir 'Aman kaç kez söyledikte ne oldu?' yılgınlıkları içimizdeki kalemleri kırıyor.
Aradığımız tek nitelik: 'Kaleminizin ve hevesinizin kırılmamış olması' !
Çünkü burda yazdığımız minicik ve bize göre çokta herkesin dikkat etmeyeceği konular bir de baktık tanışmadığımız bir komşumuza 5 çayına gitmiş bile!
Bu yüzden gerçekten konu, kelime, ses, düşünce ne olursa olsun yazılarınızı, araştırmalarınızı yada minik notlarınızı bekliyoruz. Yok benim adım olmasın orda şimdi bizim mahalleden Nuri görür, Ahmet abi dalga geçer, Fatma abla şoklara girer diyorsanız takma isimle yada isimsiz yayınlarız.
Blogta çare çok :)
Yazılarda aranılan bir maharet yok. ''Evvela Samimiyet'' dedik..
Bence artık ikna olduğumuza göre şimdi oralarda duran kelimelerinizi alın ve unutmadansoylemeliyim@gmail.com adresine gönderin.
O yazının dönüp dolaşıp nereye gideceğini asla tahmin edemezsiniz :)
Teşekkürler
2015-12-23
2015-12-07
Farkındalık Belası!
Başak Deepa Yüksel'e tesadüfen rastladım. İki yazısı vardı ulaştığım ikisi de kendisine hayran kalmam için yetti de arttı hatta hızımı alamadım ya ben sizin yazınızı alsamda blogumda paylaşsam dedim? Seve seve kabul etti. Kendisine teşekkür ediyor ve sizi bu yazıyı okumanızdan alıkoyan herşeye veda etmenizi diliyorum :)