Samimiyet:
Biriyle senli benli, içli dışlı olma durumu,
Kişiye
göre biraz ötesi yavşaklık denilebilir aslında.
Farkında
olmasak da çoğumuz, o sihirli duyguyu karşımızda ki kişide ararız.
Bir
zamanlar hiç yüzünü görmediğim, sadece telefonda sohbet ettiğim bayan arkadaşım
vardı.
Kendisiyle
sadece telefonda konuşuyorduk ama nasıl samimiyiz nasıl samimiyiz Allah’ım
ölüyoruz samimiyetten.
Bir
gün bana “yaaaa Şenolll, aşkkk olsun sanaaaaa,
sen ayakkabı
fabrikasında üretim planlama müdürü değilmisin” dedi (yok öyle bişey) :)
Cümleyi
duyduktan sonrası, bende ki nasıl bir g*t kalkmasıysa artık içimden
“Ya
Rabbim dedim sana geliyorum” (en iyisi zirvede bırakmak dimi) :)
İçimden
böyle derken, dışımdan da mütevaziliği elden bırakmıyorum tabi,
Yok
yaa şimdi tam olarak öyle değil yani falan diye durumu anlatmaya çalışırken, o
benden bir çift ayakkabı istemişti bile.
Heee
dedim yaa, bu mu istediğin, gönderirim tabi dedim ve ertesi gün istediği tarzda
bir ayakkabıyı kargoya verdim.
Sonra
ne oldu dersiniz?
Benim
bu çok samimi arkadaşım ertesi gün telefonu açmadı (işi vardı herhâlde yoksa
kesin açardı)
Sonraki
gün yine açmadı (demek işi uzun sürdü)
Ve sonraki
gün yine açmadı, yani bişey değil kargo takip numarasını almamışım zalımın kızı
ayakkabı sana ulaştı mı bari onu söyle :)
İşin
şaka kısmı bir yana ben bunu üç - dört gün aradım çünkü insan merak ediyor her
gün konuştuğun kişi öldü mü kaldı mı diye.
Neyse
beşinci gün telefonu soğuk bir sesle açtı.
Konuşma
aynen şöyle;
-
Aaaa naber nasılsın?
-
İi.
(Bende bir sessizlik)
-
Kargo geldi mi? (Başka soracak bir şey bulamamıştım) :)
-
Hııı geldi.
(Hayır
yani nedir, ayakkabıyı mı beğenmedin diyorum içimden ama gerçek anlamda ne
olduğu ile ilgili hiçbir fikrim yok)
-
İyi o zaman ben çok şappmıyım, güle güle kullan dedikten
sonra telefonu
kapattım ve o çok samimi olduğum arkadaşla bir daha
görüşmedik
Sonuç
olarak ben bu yaşadığımdan ders çıkardım ama bugün kim istese bir çift
ayakkabıyı hiç düşünmeden gönderirim (saçmalamayın arkadaşlar tabi ki yok öyle
bişey) :)
Fakat
kimseyle çok samimi olunmaması gerektiğini öğrendim.
Franz
Kafka’nın dediği gibi; “Huzur istiyorsan
az eşya, az insan”
Bana
sorarsanız hepimizin aradığımızı zannettiğimiz o şey samimiyet değildir. Samimiyet
çok çabuk bozulabilir. Önemli olan içtenliktir. Bunu da başkasında aramanıza
gerek yok siz kendiniz içten olun yeter.
Çünkü
içtenlik;
Korkulardan,
güvensizliklerden, karşı tarafı etkilemekten, komplekslerden bağımsız, siz olma
halidir.
Zannettiğimizden
de yalan olan, her yerinden yapmacıklık akan bu dünyada bugünlerde edilebilecek
belki de en güzel dua;
“Rabbim kıymet bilen, içten davranan iyi insanlarla
karşılaştırsın” olabilir.
Şenol Kaymakçı
Harika bir yazı ellerine sağlık Şenol.. samimiyetle çalınan her kapı açılır ama içtenlikten doğan samimiyet açar ..aradaki farkı bilmeyenler insan kullanırlar ama kaybederler..
YanıtlaSil