Kitaplardan Bizlere Kalanlar - Unutmadan Söylemeliyim

2016-04-05

Kitaplardan Bizlere Kalanlar



Güzel ülkemin yalnızlaşan ve yozlaşan gündeminde bir süre kalemimiz hiçbir yere gitmedi. İçimizden iyi, kötü hiçbir şey yazmak gelmedi. Hadi ben yapamadım siz yapın dedim baktım kimsenin keyfi yok. Ne deseler haklılar. Ama burada olduğumuzu bilin istedim.. Size güzel cümleler getirdim..İz bırakan kitap cümleleri.. Çok güzel başlıklarla buluşmayı çok isteyerek...



şeker portakalı




"daha çok anlat” dedim.
“hoşuna gidiyor mu?”
“çok. elimden gelse seninle sekiz yüz elli iki bin kilometre hiç durmadan konuşurdum.”
“bu kadar yola nasıl benzin yetiştiririz?”
“gider gibi yaparız."

(bkz: 
şeker portakalı)







inspirational illustration

şimdi mollalar ne derse desin, yalnızca bir günah vardır, tek bir günah. o da hırsızlıktır. onun dışındaki bütün günahlar, hırsızlığın bir çeşitlemesidir. ne demek istediğimi anlıyor musun?''

**


''bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun. karısının elinden bir kocayı, çocuklarından bir babayı almış olursun. yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. hile yaptığın, birini aldattığın zaman doğruluğu, haklılığı çalmış olursun. anlıyor musun?''

inside of brain
"insanları neden değiştirmeye çalışıyorsun felice? bu doğru değil, insanlar ya oldukları gibi kabul edilmeliler ya da oldukları gibi bırakılmalılar. onlar değiştirilemezler, yalnızca dengeleri bozulabilir"

felice'ye mektuplar/ kafka


"ne sen haklısın ne de ben haklıyım edip abi. galiba ikimiz de yanıldık. insan hiçbir zaman özgür değil işin aslı. çünkü özgürlük edip abi, özgürlük aitsizlik değil midir ? oysa en yalnızımız bile toprağa ait, hadi toprak değilse bile ölüme... öyleyse aitler olan bizler neyiz edip abi ? senin dediğin gibi biraz ölüyüz, hepsi bu."

e.o - edip abi'ye notlar


books and birds

"eğer siz vermediyseniz, sizi gözetlediği bu kadar çok gözü nereden buldu? eğer sizden almadıysa, nasıl oluyor da sizleri dövdüğü bu kadar çok eli olabiliyor? kentlerinizi çiğnediği ayaklar, sizlerin değilse bunları nereden almıştır? 
sizin tarafınızdan verilmiş olmasa, üzerinizde nasıl iktidar olabilir? kulluk etmemeye karar verdiğiniz an özgürsünüz demektir."
**


gigi: sana şunu söyleyeyim momo, hayatta en tehlikeli şey, gerçekleşmiş hayallerdir... artık hayal edecek hiçbir şeyim kalmadı.

yalnızlık
kimseyle yarışmıyorum ve ölümsüzlüğe dair düşüncelerim yok. umurumda bile değil. hayatta iken devinmek önemli olan. gün ışığında kapılar açılır ve atlar ışığın içine fırlar ve cokeyler, parlak ipek giysilerinin içinde küçük şeytanlar, zorlayarak, sapına kadar. ihtişam devinimde ve hodri meydan diyebilmektedir. ölümün canı cehenneme. 
her şey bugün, bugün, bugün. evet.

kalabalık içinde yalnızlık

"yatağımın karşısında bir pencere var. odanın duvarları bomboş. nasıl yaşadım on yıl bu evde? bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? ben ne yaptım? kimse de uyarmadı beni. işte sonunda anlamsız biri oldum. işte sonum geldi. kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım."
-tutunamayanlar-

"öyleyse kendini yargılarsın, dedi kral. kendini yargılamak başkasını yargılamaktan daha zordur. kendini iyi yargılamayı başarırsan, gerçek bilgeliğe eriştin demektir."
küçük prens


woman at bar

iki yüreğim olmalıydı, birincisi duygusuz, ikincisi her dem sevdalı. hangi güzel için atıyorsa ona verirdim ikinciyi, öbürüyle de mutlu yaşardım...(s. 168) 
(bkz: amin maalouf - yolların başlangıcı)

''göğsüne vurdu ve yüreğine şöyle çıkıştı.
-dayan yüreğim, daha kötüsüne dayanmıştın.''
eflatun - devlet

" o aşk ki, sevgiliden iyilik gördüğünde artmayacak kadar doygun, kötülük gördüğünde de eksilmeyecek kadar sağlamdır." 



- ben gidiyorum, dedi. ve geri geleceğimi bilmeni istiyorum. seni seviyorum, çünkü...

- hiçbir şey söyleme, diyerek sözünü kesti fatima. insan sevdiği için sever. aşkın hiçbir gerekçesi yoktur.
ama, gene de yanıtladı delikanlı:
- seni seviyorum, çünkü bir düş gördüm, sonra bir krala rastladım, billuriye sattım, çölü geçtim, kabileler savaşa tutuştular ve bir simyacının oturduğu yeri öğrenmek için bir kuyunun yanına geldim. seni seviyorum, çünkü bütün evren sana ulaşmam için işbirliği yaptı.


Arkadaşlarınla paylaş

2 yorum


  1. “Elektriğin icadından önce yazılan eserleri mum ışığında okumanın esprisini yapardık. Gereksiz bir antikalık gibi gelebilir kulağa, fakat bir yağlıboya resme mum ışığında baktığınızda, ne kadar iyi aydınlatılırsa aydınlatılsın, resmin normalde olduğundan çok daha farklı bir hal aldığını görürsünüz. pigmentlerden yansıyan ışıkla, yağla ve resmin bulunduğu odayla bir ilgisi olmasa da baktığınız tablonun yeni bir tabloya dönüştüğünü, gölgelerin hayat bulduğunu söyleyebilirim. Boşluklar genişler ve kişi ortaya çıkan yeni boyutun içine girer.”

    Carlos Maria Dominguez, Kâğıt Ev

    Yazılarınızın devamını bekliyoruz.
    Dünya içindekilerden huzursuz olmayarak dönüyor.
    Bir yola çıktınız bırakmak yok.
    size bir kardeş blog, yazıları durdu ama beğeneceğinizi düşünüyorum

    http://eski-tas.blogspot.com.tr/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim güzel yorumunuz için blogu hemen incelicem :)

      Sil

Fikrinizi önemsiyoruz:)